Balkanlar
Balkanlar, Avrupa kıtasının güneydoğu kesiminde, İtalya Yarımadası'nın doğusu, Anadolu'nun batısı ve kuzeybatısında yer alan coğrafi ve kültürel bölgedir. Bölge, sarsıntılı ve hareketli bir tarihe sahiptir.
Doğu Roma İmparatorluğu’nunİmparator II. Basileios’un ölümü sırasında Doğu Roma toprakları (1025)
Balkanlar’daki idari bölgeleri
Günümüzde Balkanlar
Balkanlar’ın tarihî süreci (1800-2008)
Bölge, coğrafi konumu gereği birçok açıdan ikiliğin bulunduğu bir yer olmuştur. Tarihte Latin dünyası ile Grek dünyası arasında, sonraları ikiye ayrılan Roma kültüründe Katoliklik ile Ortodoksluk arasında paylaşılmıştır. Bu devirden sonra bölgeye eklemlenen Müslümanlık da, Balkanlar'daki çok renkliliği şekillendirmiştir.
Tarih boyunca Avrupa'nın hiçbir bölgesi Balkanlar kadar saldırı, istila ve işgale uğramamıştır. Uzun tarihi boyunca sık sık, özellikle kuzeyden ve doğudan gelen değişik orduların saldırısına uğrayıp ele geçirilen bölge, küçüklü büyüklü birçok ulusun yaşam alanı olmuştur. Balkanlar, Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Sırplar, Türkler, Avusturyalılar ve daha başka uluslar tarafından uzun yıllar boyunca yönetildi. Balkanlar'ın yerli halkı olan bazı topluluklar, kısa süreli dönemler hariç tarih boyunca hep başka milletlerin idaresi altında yaşamışlardır.
Prehistorya
Ana madde: Balkanlar prehistoryası
Dünyadaki en eski altın ziynet eşyalarıyla bir gömülmüş insan (Varna, Bulgaristan)
Cilalı Taş Devri
Starçevo-Körös (MÖ 6500-4000), Doğrusal çömlekçilik (MÖ 5500-4500), Vinča (MÖ 5000-3000), Kukuteni-Tripilyan (MÖ 4500-3500) ve Ezero kültürü (MÖ 3300-2700), Balkanlar'ın çeşitli kısımlarında yaşadığı arkeologlarca belirtilen kültürlerdir.
Bakır Çağı tarihli Varna kültürü (MÖ 4600-4200), dünyadaki bilinen en eski altın hazinesi ve ölümden sonraki hayata dair inanışın kaynağıdır.
Balkanlar, Cilalı Taş Devri'nde Avrupa genelinden önce çiftçiliğin geliştiği bir bölgedir. Burada gelişen çiftçilik faaliyetleri kuzeye ve Orta Avrupa'ya geçmiştir.
Bakır Çağı:
Miladın öncesinde, III. binyılın sonu ile II. binyılın ilk yarısında Proto Grekçe konuşan kabileler bölgeye hareket etmişlerdir. MÖ 1000'de İlir kabileleri bugünkü Arnavutluk'un kuzeyinde belirmişlerdir.[1] MÖ 1000 civarında Daçyalılar ve Traklar Balkanlar'da (bugünkü Romanya, Bulgaristan, Moldova, kuzeydoğu Yunanistan, Türkiye'nin Trakya kısmı, doğu Sırbistan ve Makedonya) görünmüşlerdir.[2]
Friglerin de Balkanlar'ın güney kesimlerinde yerleştikleri düşünülmektedir.
Demir Çağı:
MÖ 9-8. yüzyıllarda Dorlar, Balkanlar'ın güneyinde yerleşmişlerdir. MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender'in hükümdarlık döneminde bölge, Makedonya İmparatorluğu'na ev sahipliği yapmıştır.
Atina Akropolisi ve Areus Pagus
(1846’da yapılan bir rekonstrüksiyon)
II. Filip’in ölümü sırasında (MÖ 336) Makedonya Krallığı
Miladın öncesindeki yüzyıllarda Balkanlar'ın özellikle Ege, Adriyatik kıyıları ve civarında çeşitli Grek şehir devletleri hüküm sürmüştür. MÖ 500 sonrasında bu şehir devletlerine Atina ve Sparta, liderlik etmiştir. Ancak, bu dönemde şehirler doğudan fetih ve işgal amaçlı gelen güçlü Pers İmparatorluğu'nun baskısıyla karşılaşmışlardır. Bu mücadele şehir devletlerinin kültürel olarak zirveye ulaşacakları, felsefi gelişme yaratan iki yüzyılın oluşmasına yol açmıştır. Bu kültürel gelişkinlik, Avrupa'nın iki binyıllık tarih sürecini beslemiştir. Şehir devletlerindeki bu ferah dönemini, Grek şehir devletlerinin başka güçler tarafından ele geçirildiği aralıksız savaşlar takip etmiştir.
Makedonya Krallığı
Yunanistan'ın kuzeyinde yer alan Makedonya Krallığı, II. Filip (h. MÖ 359 - MÖ 336) idaresinde yükselişe geçmiş, onun oğlu İskender ile yükselişinin zirve dönemini yaşamıştır. Büyük İskender idaresi altında (h. MÖ 336 - MÖ 323) Makedonya, o dönemin bilinen dünyasında en büyük imparatorluk olmuştur. Döneminde Balkanlar'ın en büyük devleti olması yanında, Mısır, Suriye bölgelerini de kapsamıştır.[3]
MÖ 336 yılında II. Filip korumaları arasındaki bir kişi tarafından suikasta uğratılıp öldürülünce, Makedon devlet ve asker kesimi tarafından kral ilan edilmiştir. II. Filip'in ölüm haberi yayılınca Thebai, Atina, Tesalya, Trakya kavimleri isyan çıkarmışlardır. İsyan haberi Büyük İskender'e ulaştığında, kendisi askerleri ile bu gruplar üzerine yürümüş, Olimpos'ta, Mora Yarımadası'nda, Korint'te, egemenliğini sağlamıştır.[4][5][6][7] Korint tarafında iken, Atina idaresi barış talep etmiş ve İskender, böylece zafer elde edip bölgenin bir daha isyan etmeyeceği özrünü de kabul etmiştir. İskender, Korint'te Perslere karşı Grek güçlerinin "Hegemon”u unvanını almıştır. Burada ayrıca Trakların da isyanını öğrenen Büyük İskender, onların bölgesine yönelmiş.[8][9] Trakya bölgesine yürüyen İskender ordusu burada, mücadele sonucunda Haemus Dağı'nı ele geçirmiş ve Trakları mağlup etmiştir.[10] Bu gibi mücadelerden zaferle ayrılan Büyük İskender, sonraki yıllarda Asya tarafına yönelmiş, burada da aşama aşama ilerleyerek, kazandığı yeni yerlerle büyük bir imparatorluk yaratmıştır.
Roma Öncesi Dönem
Scodra (bugünkü İşkodra) şehri merkez olmak üzere İlirler, MÖ IV. yüzyılda bölgede güç oluşturmuşlardır. Ancak, MÖ 358'de II. Filip (Büyük İskender'in babası), İlirleri yenip egemenlik alanını Ohri Gölü'ne dek genişletmiştir. MÖ 323'lerde Grek şehirleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır.
MÖ 229 ve 219'da Roma ordusu, İlirya yerleşkelerine baskın düzenlemiştir. Bu baskınlar Neretva vadisinde gerçekleşmiştir. İliryalılar karşılık olarak Romalılara saldırınca Roma için Balkanlar'a yayılma fırsatı oluşturulmuştur.
MÖ 180 yılında Dalmaçyalılar, İlirya kralı Gentius'a karşı bağımsızlık ilan ederler. Romalılar, MÖ 168'de son İlirya kralı Gentius'u yenip kendisini MÖ 165'te Roma'ya esir olarak götürmüşlerdir. Kısa süre sonra bu bölge Roma kontrolü alınmış, idarî yapılanma kurulmuştur.
MÖ 168 civarlarında Romalılar, Grek sivil savaşları sebebiyle uygun zemin bulup imparatorluk sınırlarına Makedonya, Epir ve Achaea topraklarını katmışlardır.
Roma Dönemi
HPula Arenası, Balkanlar’daki en büyük ve işlek Roma amfitiyatrolarından biridir.
Doğu Roma İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki idari bölgeleri
İmparator II. Basileios’un ölümü sırasında Doğu Roma toprakları (1025)
Balkanlar, Milattan önce III-II. yüzyıllarda Romalıların egemenliğine geçmiştir. Dönemle beraber bölge idarî, kültürel ve askerî açılardan Roma yapısıyla kurgulanmaya başlanmıştır. Roma döneminde, Balkanlar'ın güneyinde bulunan Grek bölgesi ile çeşitli çatışmalarda da yaşanmıştır. Bu çatışmalar Miladın sonrasında Roma'nın Katolik ve Ortodoks sınırını da oluşturacaktır. Kurulan Illyricum Eyaleti bölgede büyük bir öneme sahip olmuştur.
I. Konstantin zamanında Balkanlar'da düzen kurulsa da, Tervingiler ve Greutungiler gibi Got kavimleri ile Hunların bölgeye girişleri ile durum değişmiştir. Bu kavimler önce, bölgeye ve sınırlara koruyucu halklar olarak yerleştiyseler de, sonrasında özellikle Hunlar, Roma'nın idaresi açısından büyük sıkıntılar yaratmışlardır.
Roma egemenliğinin son yıllarında Romalılar, Gotlar ve Hunlar, bölgede kendi güç alanları oluşturma uğraşına girişmiş ve kendi alanlarını kurmuşlardır.
İmparator I. Theodosius'un (346-395) ölümünde önce, devletin topraklarını iki oğlu arasında paylaştırması üzerine Balkanlar da ikiye bölünmüştür. Kuzeybatı kısmı (bugünkü Hırvatistan ve Slovenya toprakları) Batı Roma; gerisi Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır.[11] Batı Roma topraklarının çok küçük bir kısmı Balkan sınırları içinde olmuş, bu topraklar da Batı Roma'nın çöküşüyle beraber Doğu Roma sınırlarına katılmıştır.
Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar'a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir. V. ve VI. yüzyıllarda, çeşitli lehçeleri konuşan Slavlar birçok grup hâlinde Balkanlar'ın geniş arazilerine hâkim olmuşlardır.[11]
Hristiyanlığın Yayılması
değiştir
Balkanlar'a Hristiyanlık, Pavlus ve onun takipçileri Trakya üzerinde Balkanlar'a geldiklerinde girmiştir. Pavlus, Greklere Hristiyan inancını Beroia ve Thessaloniki (Selanik), Atina, Korint ve Dyrrachium (Dıraç) şehirlerinde yaymıştır.[kaynak belirtilmeli] Andreas da Daçyalılar ve İskitlere Dobruca ve civarındaki Karadeniz kıyılarında seslenmiştir.[kaynak belirtilmeli] MS 46 yılında bu bölge Roma egemenliğine geçmiştir.
III. yüzyılda bölgede Hristiyan sayısı artmıştır. 313 yılından sonra, Roma'nın hoşgörüsü sonrasında Balkanlar'da Hristiyanlık iyice yayılmaya başlamıştır.
391 yılında I. Theodosius, Hristiyanlığı, Roma'nın resmî dini hâline getirmiştir.
Doğu Roma Dönemi
Doğu Roma’nın başkenti Konstantinopolis’te 5. yüzyılda yapılan Theodosius surları
Balkan topraklarının büyük kısmı, Roma İmparatorluğu'nun bölünmesi ardından Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır. Doğu Roma'nın Balkan tarihinde çok sayıda savaş, mücadele, göç vardır. 410 yılında Batı Roma İmparatorluğu topraklarına saldıran Vizigotlar, Roma'yı ele geçirdiler. Diğer Barbar kavimlerden Vandallar Kuzey Afrika'yı, İspanya'yı ve İtalya'yı yağmaladılar. Bu akınların arkası kesilmedi ve 5. yüzyıl sonlarında Germen kavimleri Batı Roma İmparatorluğu'na son verdiler. Doğu Roma İmparatorluğu ise bu saldırılara karşı koydu. Balkanlar'da Slavları, doğuda da Sasani Devleti'ni yenilgiye uğrattı
.Hunların Yerleşimleri
MS 450 döneminde Balkanlar’da Hunlar
Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna'yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya'ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius'un ölüm yılı olan 395'te Hunlar yeniden Balkanlar'da hareketlenmişlerdir.[12] Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar'a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir.[11]
Balkanlar'da yerleşen Hun idarî yapılanması, idarede ve devlet içindeki Türk kavimlerinin yanında, birçok Ural kavmi, Germen kavimleri (Gotlar, Gepidler vb.), Slavlar, Sarmatlar gibi birçok kavmin beraber yaşadığı bir yapı olmuştur.
MS 453 yılında Attila’nın ölümü ile beraber Balkanlar’da Hun gücü zayıflamış ve sonrasında da Hunların idaresi ortadan kalkmıştır.
Slavların Yerleşimleri
6. yüzyılda Balkanlar
V. ve VI. yüzyıllarda, çeşitli lehçeleri konuşan Slavlar birçok grup hâlinde Balkanlar’ın geniş arazilerine hâkim olmuşlardır.
Slavlar, Balkanlar’a geldiklerinde, bölgeye geçici olarak yerleşmiş ve bu yerleşmelerle Slavların bölgedeki birçok halkı asimile ettiği düşünülmektedir.[13] Bu Slav kabileleri büyüklü küçüklü birçok göçle bölgeye yayılmışlardır. Göçlerin büyük kısmı, Balkanlar’ın Doğu Roma toprakları içinde kalan kısımlarına olmuştur.
Tuna Bulgarları
değiştir
VII. yüzyılda Türk asıllı Bulgar kabileleri, hükümdarları Asparuh’un kumandasında Tuna’yı geçerek Batı Karadeniz ile Tuna Nehri arasındaki bölgeye yerleşen Slavları hâkimiyetleri altına almışlardır.[11]
Balkanlar’ın doğusuna yerleşen Bulgar boyları, devletleri içinde yaşayan büyük Slav nüfusuyla beraber yaşarken, bir süre sonra bu Slav boylarını kültürlerine doğru yönelip Slavlaşmışlardır.[11]
Doğudan, Asya içinden, Kuzey Karadeniz step bölgesi yoluyla birbiri ardından gelen atlı göçebe Türk kavimleri, ya burada Dac, Trak ve Slav aslından yerli halkla karışmış, ortadan kaybolmuş (XI. yüzyılda Oğuz aslından Peçenekler ve Uzlar gibi), yahut askerî egemen sınıf olarak Kuzeydoğu Balkanlar’da güçlü devletler kurmuşlardır. Bu sonuncular arasında, bir Türk boyu olan Kutrigurların VII. yüzyılda kurmuş oldukları Bulgar Hanlığı özellikle anımsanmalıdır. Bulgarların Dobruca'da bıraktıkları kitabelerde, hükümdar, “Han” unvanı ile anılır ve On İki Hayvanlı Türk Takvimi kullanılır. Bulgar Hanları IX.-XI. yüzyıllarda (1018'e kadar) Balkanlar'da Bizans İmparatorluğu'nun yerini almıştır. XIII. ve XIV. yüzyıllarda, yine Bulgaristan'da. Kıpçak/Kuman aslından Slavlaşmış Terteri ve Şişman Hanedanları hâkim oldu.[14]






Yorumlar
Yorum Gönder